Ego, Korku ve Para: Yapay Zeka Fitili Nasıl Ateşlendi başlıklı makalede, “Yapay zekanın risklerinden en çok korkanlar, onu inşa edecek olanların kendileri olması gerektiğine karar verdiler. Daha sonra aralarında çıkan güvensizlik, iç içe geçmiş bir rekabeti alevlendirdi…” ifadeleriyle özetlenen bu rekabetin perde arkasındaki olayları irdeleyen makalede, sektördeki önemli isimlerin çekişmelerine odaklanılıyor.
BÖLÜM 1: İKİ MİLYARDERİN AI KAVGASI
Her şey Elon Musk’ın doğum günü partisiyle başladı,
Elon Musk, 44 yaşını 2015’te eşinin düzenlediği üç günlük bir doğum günü partisiyle California’daki evinde kutladı.
O zamanlar henüz ne Twitter’ı satın almış ne de Tesla ilk kârlı yılını görmüştü.
Partinin önemli davetlilerinden biri de, Google’ın kurucularından ve o dönem hâlâ Alphabet’in CEO’su olan Larry Page’di.
Google’ın devrim yaratan “Unsupervised learning” yöntemi ile YouTube videolarında kedi tespit edebilmesinin üzerinden 3 yıl geçmişti. Doğum günü partisinin ilk gününde Elon Musk ile Larry Page, havuz kenarında oturup yapay zeka üzerine konuşmaya başlarlar.
SAMİMİ ARKADAŞLIK BOZULDU
Bu arada, bu iki milyarder 10 yıldan uzun bir süredir samimi arkadaşlardır. Hatta Elon Musk, pek çok kez Larry’nin evinde bilgisayar oyunları oynayıp uyuyakalmıştır; o derece samimidirler.
O geceki tartışmaları oldukça ateşli geçer. Yapay zekanın insanlığı yok mu edeceği yoksa gelişimine fayda mı sağlayacağı konusunda hararetle tartışırlar.
Elon ile Larry arasındaki tartışma uzadıkça uzar. Hatta partideki diğer kişiler de yanlarına gelip dinlemeye başlar.
Larry, insanların eninde sonunda yapay zeka ile “birleşeceğini” iddia eder ve “dijital ütopya” vizyonunu heyecanla anlatır.
Larry’nin “birleşme” dediği şeyi OpenAI kurucusu Sam Altman bu partiden 2 yıl sonra “Merge” başlığıyla blogunda paylaşacaktı.
Larry “Günün birinde dünyadaki kaynaklar için yarışan çok sayıda akıllı varlık olacak. Bunlar arasında en iyi olan kazanacak,” der.
Elon Musk ise, “Eğer böyle bir şey olursa, yandık demektir. Makineler insanları yok eder böyle bir durumda,” şeklinde karşılık verir ve karşılıklı atışmaya başlarlar.
Larry Page bu noktada biraz sinirlenir ve dijital ütopya vizyonunun uygulanması gerektiğini söyler.
Elon Musk’ı, insanları geleceğin dijital yaşam formlarına tercih eden bir “türcü” olarak adlandırır.
Elon Musk, geçtiğimiz günlerde verdiği bir söyleşide bu hakaretin bardağı taşıran son damla olduğunu söyler.
İkili arasındaki 10 yıldan fazla süren arkadaşlık o gece son bulur.
Her ne kadar partiye katılanlar o gece yaşananları sıradan bir tartışma olarak görseler de, aslında bu tartışma o partiden 8 yıl sonra, yani 2023’te halen devam etmekte ve yapay zeka ile ilgili tartışmaların en temelini oluşturmaktadır.
Yapay zekanın dünyayı yok mu edeceği yoksa ileri mi götüreceği, dolayısıyla yapay zeka teknolojisinin kontrol edilip edilmemesi, politikacılardan gazetecilere kadar bugün herkesin gündeminde yer almakta.
O gece yaşanan tartışma, dünyanın en zengin adamlarını adeta ikiye böldü: Elon Musk, Larry Page, Mark Zuckerberg, Satya Nadella, teknoloji yatırımcısı meşhur Peter Thiel ve OpenAI kurucularından Sam Altman.,
Hepsi, bir gün trilyonlarca dolar değerinde olabilecek bu işin bir parçası olmak ve onu şekillendirecek güç olabilmek için savaşmaya başladı.
Burada aslında oldukça ciddi de bir oksimoron bulunuyor.
Yapay zeka konusunda en çok endişe duyduklarını ifade edenler, onu yaratmaya ve getireceği zenginliklerin tadını çıkarmaya en kararlı olanlar. Bu hırslarını da şu şekilde meşrulaştırıyorlar: “Yapay zeka tehlikesinden dünyayı kurtaracak tek kişi biziz.”
O partiden sonra Elon Musk ve Larry Page resmen küsüp konuşmayı keser.
O partiden birkaç hafta sonra, Elon Musk, o zamanlar bir teknoloji kuluçka merkezi işleten Sam Altman ve birkaç girişimci arkadaşıyla bir akşam yemeği yer.
Bu akşam yemeği, OpenAI’nin doğuşuna yol açar.
Musk’ın ve birkaç fon sağlayıcının yüz milyonlarca dolar aktardığı bu startup’ın kuruluşta tek amacı vardı: Dünyayı Larry Page’in vizyonundan korumak.
Sonrasında OpenAI, ChatGPT sayesinde teknoloji endüstrisini nerdeyse temelinden değiştirdi ve dünyayı yapay zekanın hem riskleri hem de potansiyeliyle tanıştırdı.
Her ne kadar Sam Altman ve Elon Musk’ın ortaklıkları çoktan sonlanmış olsa da, OpenAI’nin şu anki değerinin 80 milyar dolardan fazla olduğu düşünülüyor.
İkisi yollarını ayırdıktan beri de konuşmuyor.
Sam Altman’a neden Elon ile ters düştüğü sorulduğunda verdiği cevap şu: anlaşmazlıklar, egolar ve güvensizlik.
Geçenlerde OpenAI’nin yönetim kurulunda benzer bir anlaşmazlık yaşandı.
İsyan çıkaran yönetim kurulu üyeleri, Sam Altman’a insanlığa faydalı bir yapay zeka geliştirme noktasında artık güvenemeyeceklerini söylediler.
Beş kaotik günün ardından çöküşe gideceği düşünülen OpenAI, büyük yatırımcılarının baskısı ve çalışanlarının istifa tehdidi karşısında tekrar toparlandı ve ayağa kalktı.
OpenAI’deki bu drama, kamuoyuna yapay zekanın geleceğini belirleyecek olanlar arasındaki şiddetli çekişmelerin ilk ipuçlarını verdi.
Ancak, OpenAI’nin neredeyse dağılma noktasına gelmeden yıllar önce, basına çok yansımayan ama Silikon Vadisi’nde tüm şiddetiyle devam eden yapay zeka ile ilgili bir savaş zaten mevcuttu.
Şimdi bu savaşın detaylarına bakalım.
BÖLÜM 2: DÖNÜM NOKTASI DEEPMİND’IN DOĞUŞU
Elon Musk’ın 2015’teki doğum günü partisinden beş yıl önce ve YouTube’da kedi yüzü tespiti devriminden iki yıl önce, 34 yaşındaki sinir bilimci Demis Hassabis, Peter Thiel’in San Francisco’daki evinde düzenlenen bir kokteyle katıldı.
Dr. Hassabis, “Bir yıldır bu toplantıya hazırlanıyordum,” diyor.
YAPAY GENEL ZEKANIN DOĞUŞU
2010 yılında, Britanya’da yaşayan Dr. Hassabis ve iki meslektaşı, beynin yapabileceği her şeyi yapabilen bir makine olan “yapay genel zeka“yı ya da AGI’yi geliştirmek için finansman arıyorlardı.
O zamanlar çok az kişi yapay zeka konusuna ilgi gösteriyordu.
Yarım yüzyıllık araştırmaların ardından, yapay zeka alanı insan beynine uzaktan bile yaklaşabilecek bir şey sunmayı başaramamıştı.
Bu arada 2012’de Google’daki bilim insanlarının YouTube videolarında kedi yüzleri tespit etmesini sıkça vurgulamamın önemli bir sebebi var: “unsupervised learning”.
Bu, ML tarihinde gerçekten bir dönüm noktasıdır.
Unsupervised Learning, en basit haliyle, yapay zekaya nereye bakması gerektiğini söylemeden bir iş yaptırmak olarak düşünülebilir.
Örneğin, supervised learning’de yapay zekaya “videolarda kedi yüzü ara. Kedi yüzü şöyle bir şeydir, küçük bir burnu, minnak gözleri vardır vs.” denilir. Aranacak şeyin detayları verilir ve yapay zeka ona verilen verilere göre arama yapar.
Ancak unsupervised learning’de yapay zekaya sadece “videolarda kedi yüzü ara” denir. Kedinin nasıl bir şey olduğunu yapay zekanın bilmesi beklenir. Yani yapay zeka, kedi yüzleri aramaya başlamadan önce, kedinin nasıl bir şey olduğuna dair bir konsept görselini zihninde oluşturur ve sonra bu görselle uyumlu şeyleri tespit etmeye çalışır.
Google’ın 2012’de gerçekleştirdiği bu devrim niteliğindeki çalışma, daha sonra OpenAI tarafından GPT modellerinde kullanılacaktı.
Peter Thiel’den AI ile ilgili çalışmaları için fon talebinde bulunmaya gelen bu üç kişinin bağlantılı olduğu ya da etkilendikleri bir isim vardır: Eliezer Yudkowsky.
Eliezer, Amerikalı yapay zeka araştırmacısı ve karar teorisi yazarıdır.
En çok “arkadaş canlısı yapay zeka” terimi ile bilinir.
İleride AI’in insanlara karşı başkaldırmasını önlemek için baştan tedbir alınması gerektiğini savunur.
Hatta 2023’te Times’ta yazdığı bir yazıda yapay zekanın risklerini, sınırlandırılmasını hatta tamamen durdurulmasını ve kötü niyetli AI şirketlerinin veri merkezlerinin uçaklarla bombalanması gerektiğini ifade eden ilginç bir yazı yazmıştır.
Eliezer, İngiltere’den gelen Dr. Hassabis ve iki arkadaşını Thiel ile tanıştıran kişidir.
Dr. Hassabis, Thiel’e AI ile ilgili yapmak istediklerini anlatır ve Thiel 2.5 milyon dolar yatırım yapmaya karar verir. Thiel, bu firmanın ilk büyük yatırımcısıdır.
DeepMind’ın üç kurucusundan biri de Mustafa Süleyman’dır.
Bu arada Mustafa Süleyman, her ne kadar Türk ismi gibi dursa da, kendisi baba tarafından Suriyeli, anne tarafından İngiliz bir AI girişimcisidir. DeepMind’tan sonra Inflection AI’yi kurmuştur.
Dr. Hassabis’in Thiel ile tanışması, onu Elon Musk’ın radarına da sokmuştur.
Thiel’den yatırım aldıktan iki yıl sonra bir konferansta Elon Musk ile tanışır ve sonrasında birlikte yemek yerler, hatta Musk onu SpaceX’e şirket turuna davet eder ve roketleri gösterir.
Musk, planının aşırı nüfustan ve Dünya’daki diğer tehlikelerden kaçmak için Mars’ı kolonileştirmek olduğunu söyler.
Dr. Hassabis, süper akıllı makinelerin Mars’a giden insanlığı takip edip yok etmediği sürece planın işe yarayacağını söyler.
MUSK’I KORKUTAN O SÖZ: “SİZİ YOK ETMEYECEĞİNİN GARANTİSİ YOK”
“İyi güzel Mars’a gideceksin ama AI’nin oraya gelip sizi orada yok etmeyeceğinin garantisi yok,” der.
Musk’ın AI’den endişe duymaya başladığı ilk anın bu konuşma olduğu söylenir.
Bu tehlikeyi o güne kadar hiç düşünmemiştir.
Musk, AI teknolojisine ve onun gelişimine daha yakın olabilmek için o da DeepMind’a yatırım yapmaya karar verir.
Tarih 2010…
Aldığı yatırımlarla nakit sıkıntısını ortadan kaldıran DeepMind, nöral ağlar alanında uzmanlaşmış araştırmacıları işe almaya başlar.
Kısaca özetlemek gerekirse, nöral ağ esasen, büyük miktarda dijital verideki kalıpları tanımlamak için günler, haftalar ve hatta aylar harcayan dev bir matematik sistemidir.
İlk olarak 1950’lerde geliştirilen bu sistemler, verilen görevleri kendi başlarına halletmeyi öğrenebiliyorlardı. Örneğin, yüzlerce zarfın üzerine karalanmış isim ve adresleri analiz ettikten sonra el yazısıyla yazılmış metinleri okuyabiliyorlardı.
DeepMind konsepti daha da ileriye götürdü. Space Invaders, Pong ve Breakout gibi klasik Atari oyunlarını oynamayı öğrenebilecek bir sistem geliştirdiler.
Bu, Silikon Vadisi’nin en önemli aktörlerinden biri olan Google’ın ve özellikle de Larry Page’in dikkatini çekti.
BÖLÜM 3: AÇIK ARTTIRMAYLA SATILAN NÖRAL AĞ
2012 sonbaharında, Toronto Üniversitesi’nden 64 yaşındaki Profesör Geoffrey Hinton ve iki yüksek lisans öğrencisi, dünyaya yapay zekanın ne olduğunu ve neler yapabileceğini gösteren bir araştırma makalesi yayınladılar.
Çiçek, köpek ve araba gibi yaygın nesneleri tanımak için bir nöral ağ eğittiler.
Bilim insanları, Dr. Hinton ve öğrencileri tarafından geliştirilen bu teknolojinin doğruluğu karşısında hayrete düştü.
Dr. Hinton ve ekibinden çok etkilenen ve onları bünyesine katmak isteyen bir firma vardı: Çin’in dev arama motoru Baidu.
Söylentilere göre Baidu, Dr. Hinton ve öğrencilerine kendileriyle çalışmaları için 12 milyon dolar teklif etmişti.
Dr. Hinton, Baidu’nun teklifini geri çevirdi ama önerilen miktar dikkatini çekmişti.
Hinton Cambridge’de eğitim almıştı.
Microsoft ve Google’da zaman zaman görev almasına rağmen kariyerinin büyük bir bölümünü akademide geçirmişti ve özellikle para odaklı biri değildi.
Ancak nörodiverjan rahatsızlığı olan bir çocuğu vardı ve para, onun için finansal güvence anlamına geliyordu.
PİŞMANLIK: DEĞERİNİ BİLMİYORDUK
Dr. Hinton daha sonra verdiği bir röportajda, “Ne kadar değerli olduğumuzu bilmiyorduk,” demişti.
AI ile ilgili bir teknoloji geliştirmişlerdi ama “ederini” bilmiyorlardı.
Avukatlarına ve uzmanlara danıştıktan sonra, bu teknolojiyi her yıl düzenlenen bir yapay zeka konferansında açık arttırma usulüyle satmaya karar verir.
Tabii ki, bu açık arttırma özellikle Google, Microsoft ve Baidu’nun ilgisini çeker.
Google, Microsoft, Baidu ve diğer büyük şirketler, nöral ağların sadece görmekle kalmayıp aynı zamanda duyabilen, yazabilen, konuşabilen ve en sonunda düşünebilen makinelere giden bir yol olduğuna inanmaya başlamışlardı.
“NE OLURSA OLSUN GOOGLE’A GETİRİN”
Larry Page, Dr Hinton ve ekibini Google’ın yapay zeka birimi olan Google Brain’e katmak için üst yönetimden birini görevlendirir ve adeta açık çek verir: “Ne olursa olsun bu ekibi Google’a getirin.”
Google yöneticileri açık artırmanın olduğu otele gelirler, Dr. Hinton ve ekibini yemeğe çıkarır ve teknolojilerini satın alacaklarını belirtirler.
Müzayede başlar ve rakam arttıkça geriye sadece üç firma kalır: Google, Baidu ve Microsoft.
Bir noktadan sonra Microsoft çekilir.
Baidu ile Google arasında gidip gelmeye başlar.
37 milyon dolar, 38 milyon dolar…
Rakam 44 milyon dolara ulaştığında Dr. Hinton, açık artırmayı durdurur ve Google ile çalışmak istediğini belirterek teknolojiyi Google’a satar.
Öte yandan, DeepMind’ın kurucuları, Google ve Microsoft gibi büyük teknoloji firmalarının AI yarışına girmesiyle onlarla rekabet edemeyeceğini anlar ve tek seçenek olarak şirketi satmaya karar verirler.
2012’nin sonlarına doğru, Google ve Facebook DeepMind’ı satın almak için görüşmelere başlar.
Dr. Hassabis ve kurucu ortaklarının iki şartı vardır: Hiçbir DeepMind teknolojisi askeri amaçlar için kullanılmayacak ve geliştirdikleri teknoloji, teknoloji ve etik uzmanlarından oluşan bağımsız bir kurul tarafından denetlenecek.
Google 650 milyon dolar teklif eder.
Facebook daha yüksek bir rakam teklif etmesine rağmen, kurucuların bu iki şartında anlaşamadıkları için DeepMind, Facebook’a satılmaz.
Böylece DeepMind, 2014’te Google’a satılır.
Bu arada Mark Zuckerberg de diğer teknoloji liderleri gibi kendi AI laboratuvarını kurmak istiyordu.
Bu amaçla, AI alanında önemli çalışmalar yapmış ve aynı zamanda Dr. Hinton’un öğrencilerinden biri olan Fransız AI araştırmacısı Yann LeCun’u işe alır ve Meta’nın AI laboratuvarının başına geçirir.
Ayrıca, piyasadaki en yetenekli AI araştırmacılarını işe alması için LeCun’a açık çek verir.
BÖLÜM 4: ETİK KURULUN İLK VE SON TOPLANTISI
Google’ın DeepMind’ı satın almasından memnun olmayan bir kişi vardı: Elon Musk.
Kendisi bu şirkete yatırım yapmıştı ve amacı AI ile ilgili gelişmelerin başında olmaktı.
Ancak Google’ın DeepMind’ı almasıyla Musk resmen oyun dışı kalmıştı.
Her ne kadar finansal olarak yatırımından para kazanmış olsa da yine de mutsuzdu.
DeepMind’ın başında artık Larry Page, Sergey Brin ve Eric Schmidt vardı.
DeepMind’ın ilk etik toplantısı 14 Ağustos 2015’te yapıldığında, toplantıda Google yöneticileri, Elon Musk ve DeepMind yöneticileri vardı.
Mustafa Süleyman yaptığı sunumda, geliştirdikleri teknolojinin milyonlarca insanı işsiz bırakabileceğini söyledi.
Bunun sonucunda kamuoyunun sorumlu olarak Google’ı görebileceğini ve Google’ın işsiz kalanları kompanse etme zorunluluğunun doğabileceğini belirtti.
Elon Musk bu fikre katıldığını ifade etti.
Google yöneticileri ise aynı fikirde değildi; AI’nin işsiz bırakacağından çok daha fazla yeni iş alanı açacağını söylediler.
Sekiz ay sonra DeepMind, yapay zeka topluluğunu ve dünyayı şaşkına çeviren bir atılım gerçekleştirdi.
AlphaGo adlı bir DeepMind uygulaması, Go oyununda dünyanın en iyi oyuncularından birini yendi.
İnternet üzerinden yayınlanan oyun dünya çapında 200 milyon kişi tarafından izlendi.
Çoğu AI araştırmacısı, bunu yapacak teknoloji için en az 10 yıla ihtiyaç olduğunu düşünüyordu, ama gerçek bu değildi.
DeepMind kurucuları, Google’ın DeepMind teknolojisiyle yapabileceklerinden endişe duymaya başlamışlardı.
Hatta 2017’de Google’dan ayrılmayı bile düşündüler.
Ancak Google, hem maaşlarını hem de hisse senedi bonuslarını artırarak ayrılma fikrini ortadan kaldırdı.
Etik kurul bir daha hiç toplanmadı.
BÖLÜM 5: OPENAI’DE YAŞANANLAR
Elon Musk, Larry Page’in AI ile ilgili fikirlerinin çok yanlış olduğunu düşünüyordu.
Kendi AI laboratuvarını kurması gerektiğine karar verdi.
Böylece 2015’in sonlarına doğru Sam Altman ile birlikte OpenAI’yi kurdu.
Kankası Thiel’i de davet ederek bu laboratuvara para akıtmaya başladılar.
Anlaşmaya göre, Elon Musk, Thiel ve diğer yatırımcılar laboratuvara 1 milyar dolar vereceklerdi. Sam Altman ise işin yönetimini üstlenecekti.
İlk işleri, o zamanlar Google’da çalışan Ilya Sutskever’i işe almak oldu.
Ilya, Dr. Hinton’un öğrencilerindendi.
Elon Musk, resmen Google’ın açık artırmada satın aldığı bir araştırmacıyı ellerinden almıştı.
Başlangıçta Elon Musk, OpenAI’yi Google ve diğer şirketleri yönlendiren ekonomik teşviklerden bağımsız, kar amacı gütmeyen bir kuruluş olarak işletmek istiyordu.
Ancak Google, Go oyununda elde ettiği başarıyla teknoloji camiasını büyülediğinde, Musk OpenAI’nin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda fikrini değiştirmeye başlamıştı.
OpenAI’nin tüm dünyanın ilgisini çekecek ve Google ile aradaki farkı kapatacak bir şey icat etmesini çok istiyordu, ancak bu işi kar amacı gütmeyen bir kuruluş olarak yapmak zor görünüyordu.
İddialara göre Elon Musk, 2017’nin sonlarında OpenAI’nin kontrolünü Altman ve diğer kuruculardan alıp Tesla ile birleştirerek ticari bir yapıya dönüştürmeyi planladı.
Altman ve ekibi bu planı kabul etmeyince, Musk istifa etti ve Tesla bünyesinde kendi yapay zekasına odaklanacağını söyledi.
Hatta şöyle bir anekdot anlatılır: söylenene göre Elon Musk, OpenAI’den ayrılacağını duyurmak için tüm çalışanları toplar.
OpenAI’nin daha hızlı hareket etmesi gerektiğini söyler.
Bir çalışanın kendisinin “pervasızca” hareket ettiğini söylemesi üzerine, Musk ona “ahmak” diyerek toplantıyı terk eder.
Böylece Elon Musk için OpenAI serüveni sona ermiş oldu.
BÖLÜM 6: ANTHROPİC’İN DOĞUŞU
Elon Musk’ın ayrılmasının ardından OpenAI yeni finansmana ihtiyaç duymaya başladı.
Sam Altman, Microsoft’un kapısını çalar.
Satya Nadella ile yapılan görüşmeler sonucunda 2019’da bir anlaşma imzalanır.
Bu durum, kar amacı gütmeyen bir kuruluş altında kar amacı güden bir şirketin kurulmasına yol açar.
Artık 1 milyar dolarlık yeni sermayeleri ve Microsoft’un bulut sistemi Azure’a sınırsız erişimleri vardır.
Ancak OpenAI’deki herkes bu anlaşmadan memnun değildi.
Bunlardan biri de Dario Amodei idi.
Dario Amodei, OpenAI’nin kuruluşundan bu yana önemli bir isimdi ve GPT-3’ün mimarlarındandı.
OpenAI, Google ve diğer şirketlerdeki Dario gibi bazı araştırmacılar, bu hızla gelişen teknolojinin AGI’ye giden bir yol olabileceğine inanıyor ve endişe ediyorlardı.
Dr. Amodei, Microsoft ile yapılan anlaşmadan memnun değildi.
Kendisi ve OpenAI çalışanlarından oluşan beş kişilik bir grup, Sam Altman’ı görevden almak için yönetim kuruluna başvurdu.
Başarısız olduktan sonra istifa ettiler.
DeepMind’ın kurucuları gibi, onlar da yeni kurumsal yöneticilerin ticari çıkarları güvenlikten üstün tutacağından endişeleniyorlardı.
2021’de, 15 mühendis ve bilim insanından oluşan bir grup Anthropic adında yeni bir laboratuvar kurdu.
Planları, yapay zeka üzerine çalışmalar yapmaktı.
OpenAI’den farklı olarak, bu işin çok sıkı kontrollerle yapılması gerektiğini düşünüyorlardı.
Anthropic, iki yıl sonra Amazon’dan 4 milyar dolarlık ve Google’dan 2 milyar dolarlık yatırım aldı.
BÖLÜM 7: BİLL GATES’İN MALİKANESİNDE YAŞANANLAR
OpenAI’nin Microsoft’tan 2 milyar dolar daha yatırım almasının ardından Sam Altman ve diğer üst düzey yönetici Greg Brockman, Bill Gates’i Seattle’ın dışındaki geniş malikanesinde ziyaret etti.
Microsoft’un kurucusu artık şirketle günlük olarak ilgilenmiyordu, ancak önemli konularda yöneticilerle düzenli iletişim halindeydi.
Akşam yemeğinde Bill Gates, büyük dil modellerinin işe yarayacağı konusunda şüphelerinin olduğunu söyledi.
Eleştirel düşünmeyi gerektiren bir görevi (örneğin bir biyoloji testi gibi) başarıncaya kadar LLM’lere şüpheci yaklaşacağını belirtti.
Beş ay sonra, 24 Ağustos 2022’de Altman ve Brockman, Bill Gates’in malikanesine geri döndüler.
Yanlarında OpenAI araştırmacısı Chelsea Voss ve Satya Nadella ile diğer Microsoft yöneticileri de vardı.
OpenAI ekibi, Bill Gates’in oturma odasının dışında bulunan dev bir dijital ekrandan odada bulunanlara GPT-4’ü tanıttılar. Bu GPT-4’ün herkese açık bir şekilde yayınlanmasından 6 ay önceydi.
Brockman, GPT-4’e çoktan seçmeli ileri seviye bir biyoloji testi verdi. Voss’un görevi GPT-4’ün verdiği cevapları değerlendirmekti.
BİLL GATES’İN ŞAŞIRDIĞI AN
İlk soru moleküllerle ilgiliydi ve GPT-4 doğru cevap verdi ve nedenini açıkladı.
Toplamda 60 soru soruldu ve GPT-4 yalnızca bir soruyu yanlış bildi. Geri kalan 59 soruya verdiği cevap doğruydu.
Bill Gates, şaşkınlık içinde sandalyesinden doğruldu.
1980 yılında modern kişisel bilgisayarın temelini oluşturan grafik kullanıcı arayüzünü ilk gördüğünde benzer bir tepki vermişti. GPT’nin devrim niteliğinde olduğunu düşünüyordu.
Ekim ayına gelindiğinde Microsoft, bu yeni teknolojiyi Bing arama motoru dahil diğer çevrimiçi hizmetlerine entegre etmeye başlamıştı.
İki ay sonra OpenAI, şu an haftada 100 milyon kişi tarafından kullanılan ChatGPT sohbet robotunu piyasaya sürdü.
OpenAI, Anthropic’i, Google’ı ve Larry Page’i geride bırakmıştı.
Zira ChatGPT’nin yayınlanmasından üç ay sonra Google hisseleri yüzde 11 düşmüştü.
Elon Musk artık bu piyasada yoktu.
Ancak bu, sadece bir başlangıçtı.